18 Eylül 2009 Cuma

Trambolinden Neden ve Nasıl Düştüm! Volume II

Devam yazıma uzun bir ara verdikten, sizi de mevzudan bayaa bi soğuttuktan sonra boynumun borcu olan ve sizi meraktan uyutmayan (kendini çok önemseyen yazar hastalığı:) hikayemin ikinci kısmını yazıyorum.

Nerde kalmıştık; ben keskin bir ağrıyla şezlongta yatıyor, bir yandan da yan gözle trambolin görevlisine bakıyordum, evet bakıyordum çünkü tıbbi çözümleri ve pratik zekası sayesinde bacağımdan olma,Clara gibi bacaklarımda battaniye, teklerlekli sandalyelerle dağ tepelerinde gezme ihtimalim vardı... Neyse benim birbirinden değerli arkadaşlarım önce çok üzüldüler bacağımın ağrısına sonra biraz basmaya çalış filan dediler, en sonunda da kendimi seke seke bavulumu taşırken buldum. Bir de aralarında ennn merhametli olanı; "tamam Ayşe uzatma, bas üstüne artık şımarmaaa! 
diyerek beni şevkat ve merhametinden mahrum bırakmadı sağ olsun. Dönüş yolunda bacağım o kadar ağıryordu ki dönüş vapuruna binerken merdivenleri oturarak çıkma başarısını gösterdim, arkadaşlarım mı napıyordu? Dondurma siparişi veriyorlardı ama bana da bir dondurma söylemişler eksik olmasınlar, öyle de hakkaniyetlidirler yaa, boşuna insanlar birbirini tatilde tanımıyor...Ben vapura bindim, kırık olan ama henüz o anda vehametini anlayamadığımız bacağımı da banka uzatarak denize doğru saçlarımı efil efil savurdum (dikkat edin o kadar acının içinde bile dışardan nasıl görünüyorumdur acep kaygısıyla saçlarımı havalandırmaktan geri durmadım) Arkadaşlarım arada bana nasıl olduğumu sorup bir dondurma kavgasına girişmişlerdi ki aklınız durur. Mesele şuydu; dondurma siparişi verilen arkadaşımız tek başına 4 dondurmayı taşımaya çalışırken yaz sıcağında dondurma bütün ellerinden akmış her yerine bulaşmıştı, dondurma siparişi veren diğerleriyse;
"Keşke sen yardım etseydin yaa ama ben Ayşe'yi bırakamadım ki keşke sen etseydin"
diye arada yalandan benim bacağımı da bahane ederek bu düşüncesizliği kime yüklesek acaba diye konuşuyorlarken; bütün vapur zeminini ve üstünü dondurmaya bulayan arkadaşım dayanamayarak kükredi:
"Yeter yaa bakmasanıza öyleee peçete verin bişey verin de sileyim şunlarıııı!"
Normalde son derece sakin olan bu arkadaşım kükreyince ben bile korkarak can havliyle yanımdaki plaj havlumu arkadaşıma fırlatıım ve
"Al bunla sil canım"
diyerek yardımcı olmaya çalıştım. Bu suni gündemin stresiyle canımın derdini bile unutmuştum valla, en azından arkadaşlarımın üzerimde böyle bir etkisi vardır, gündem ne olursa olsun her zaman değiştirirler.

Ufak çaplı dondurma skandalından sonra vapurda sakin sakin ilerlerken şeytanın bile aklına gelmeyen bir planı devreye soktum ve arkadaşıma usulca yanaşarak; "Şimdi annemleri arasam bir dolu söylenicekler niye rahat durmadın oralarda diye, sizden rica etsem yarın herkes iş başı yapıcak bütün gece hastanede benimle mi uğraşıcaksınız en iyisi X' i arayalım gelsin, beni acile götürsün ama sakınnn benim arattığımı söyleme sen benim haberim yokmuş gibi ara hatta Ayşe duyarsa beni öldürür ama bacağı çok kötü üstüne basamıyor heralde kırıldı de ve dram yarat dedim. Arkadaşım gözlerime sevgiyle baktı ve
"Ayşe şu anda gerçek bi zavallısın" dedi.
Gerçekten de öyleydim, biz zavallığımın derecesini tartışırken arkadaşım X'i aradı ve benim 7 yaşındaki insanların bile aklına gelmeyem muhteşem planımı devreye soktu!

İstanbul'a geldiğimizde vapur iskelesinde X bizi bekliyordu, bense kendisini karada görür görmez bavulumu yere atarak, pazar gecesi tıklım tıkış vapurun merdivenlerini popomun üstünde inmeye başladım (And The Oscar Goes toooo Best Looser Ever...) işte o anda daha da acınası bir hal almıştı durumum ama  trambolinde bacağımı kırmamış da Kore Gazisiymişim gibi İstanbul'a yaptığım giriş hemen etkisini göstermiş ve X koşarak beni kucağına alıp bavulumu da bagaja atarak doğruca ismi lazım değil bir Özel Hastane'nin Acil'ine götürmüştü beni. Arabada biraz önce yerlerde sürünen yılan oynatıcısı ben değilmişim gibi sorulan sorulara  güçlü ve vakur bir asaletle;
"İyiyim yaa biraz daha dayanabilirim"
gibi cevaplar veriyor biraz önce Er Ryan'ı ben kurtarmışım gibi tiripten tribe koşuyordum.O esnada bu ennn özel hastanenin ennn özel hasta bakıcısı geldi ve beni arabadan çıkararak tekerlekli sandalyeye oturttu. Sedyeye yatırıldıktan sonra Acil'e giriş şeklimin bünyemde ağır tahribat yarattığını farkettim ve  yine kendimi bırakarak;
"Vaaay Ayşe Hey Koca Ayşe dağ gibi insandın 8 saat önce, gündüz keklik gibi sekerken sedyelerde mi yatacaktın gece"
diye inceden uzun havalar okumaya başlamıştım ki;  bu "Şark Köşesi Ruh Halim" uzun sürmedi ve kısa bi süre sonra enn özel nöbetçi doktor gelerek bana yapılacak işlemleri anlatmaya başladı. Bilmem neremde çatlak olabilirmiş MR şartmış, aşiltendonumda yırtık olabilirmiş röntgen muhakkakmış, kırığın yanında ödem varsa büyük felaketmiş bu yüzden, ağrı kesiciydi röntgendi MR dı ateldi alçıydı derkeeen çıkan hesap 5 milyarmışşş. Ben söz konusu rakamı duyar duymaz yerimden bir fırlamışım ki zannedersiniz biraz önce tekerleklilerle acile gelen ben değilim, bıraksalar eve koşarak giderim yani çok net. Hemen X'e döndüm ve "Bu hastaneden gidiyoruz, hem beni niye getirdin ki buraya benim özel sağlık sigortam bile yok" dedim.
O da çok zarif bir şekilde;
"Nedir canım neyse parası öderiz sağlık bu" diyince;
önce taze gelin mahcubiyetiyle gülümseyerek teşekkür ettim ve saniyenin onda biri kadar bir sürede  "acaba mı? ödese mi? sağlık bu hakkaten yaa" dedim.
Sonra hemen kendime gelerek;

"Aferin Ayşe önce Jean Darc gibi havalar at sonrada Cennet Mahallesi'ndeki Pembe gibi bütün masrafları adama yık" diyerek;
X' e döndüm ve "haayır haayır başka bir hastaneye gidiyoruz" diyip;
"5 milyar nedir ki yaa" der gibi bana küçümen bakışlar atan ama orada SSK lı ve yarı zamanlı çalıştığına emin olduğum doktora dönerek "nedir bu ücret yaa adam mı öldürdük" diye varoş bir tepkiyle ve Bay X'in de yardımıyla apar topar hastaneden çıktım.

Kendi imkanlarımla gittiğim özel olduğunu iddia eden ama sigorta hastanelerini bile mum vasıtasıyla aratan hastanede ise röntgenimi çektirdikten ve görevlinin "bu röntgene 20 milyon sıkışmış abe" diye gerzek esprilerle rüşvet istemelerine maruz kaldıktan sonra; hasta bakıcılarının istişaresi sonucunda turp gibi olduğuma, bacağımı zorlamam evet evet zorlamam ve üstüne basmam gerektiğine karar verildi. Yavaş yavaş yürüRsem dizim açılırmış ve yatarken de iki yastık koyarak bacağımı üstüne dikersem hiçbirşeyim kalmazmış. Bu bilgilerle eve giderken, trambolin görevlisinin bu hastanedeki doktorlarla aynı tıp fakültesini bitirdiğine emin oldum çünkü tavsiye ve tedavi yöntemlerindeki paralellik dikkat çekiciydi. Eve gelerek uyumaya çalıştım, evdekilere de bir şeyim yok iyiyim diye çaktırmamaya çalışıyorum ki 182 saat söylenmesinler. Sabah adam gibi bir hastaneye makul bir ücret karşılığında gittiğimde gördüm ki; sol diz kapağım iki yerinden kırılmış ve çatlamış. Bu teşhisin üstüne takdir edersiniz ki annem, ben evde bacağımda alçıyla yattığım 3 ay boyunca söylendi evet bunu başardı. Bay X de çiçeğiyle çikolatasıyla beni ziyaret edip türlü çeşitli oyuncaklar DVD ler getirip beni oyaladı, çeşitli şakalar komikliklerle bu hikayede burda bitti...

Öyle mi? Öyle olur mu! Bu kadar ilgi alaka beni keser mi tabi ki kesmedi. Her zaman bir maraz çıkarmayı görev addeden bünyem;
"Nasıl gidersin bensiz o düğüne, nasıl katılırsın bensiz o yemeğe" diye 2. haftanın sonunda söylenmeye, error vermeye başladı.X çaresizlik dansını yapmaya başlamadan altın golü buldum veee Tek Kollu Kahraman Wank Çu gibi hemmen ahşaptan bir koltuk değneği yaptırarak (babun ağacından) kendisinin yanında düğünlerde derneklerde sünnetlerde kınalarda iki dirhem bir bacak boy gösterdim. Varlığım; Çağdaş, Manik Depresif, Kafası Karışık, Aklı Evvel Türk Kadınları'na Armağan Olsun...!         

7 yorum:

  1. Ayşa'cım yazı süpper (ki haliyle sen de süppersin) resim de möhteşem :))

    YanıtlaSil
  2. Yaa sen çok çok süppersin canımmm, o kadar cesaret veriyosunuz ki bana anlatamam hakkaten çok şanslıyım mucxxx:)

    YanıtlaSil
  3. "SSK lı ve yarı zamanlı çalıştığına emin olduğum doktora dönerek "nedir bu ücret yaa adam mı öldürdük" diye varoş bir tepkiyle ve Bay X'in de yardımıyla apar topar hastaneden çıktım." bu cümleye bittim :D ayrıca bay X'in 5 milyara ne olacak canım öderiz derken içinde kopan fırtınaları çok merak ediyorum.kesinlike içinden "ulan acaba kart geçiyor mu? worldcard'a 12 taksit yaparlar mı?" diye geçirmediyse adam değilim. eğer bunları düşünmeyecek kadar zengin ve centilmense ben gene adam değilim. ya ben dikkat ettimde ben her ihtimalde adam değilmişim.

    YanıtlaSil
  4. X'in duygu dalgalanmalarına, perfect storm' larına bir erkek gözüyle bakman şahane oldu, bu konuya da eğilebilirim bi ara. Yine okumuş ve yorumlamışsın yazdıklarımı çok zarifsin teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. bir avukat adayı olarak bundan sonraki hayatımı okumaya adamış olduğum için hiç problem değil. hatta zevkle okuyorum. yeni yazılarıda dört gözle bekliyorum.

    YanıtlaSil
  6. Ayşoo bu saatte güldürdün beni, işte bu diyorum ve devamını bekliyorum.

    YanıtlaSil