27 Nisan 2012 Cuma

Kibir ve Gözyaşı

Kibirden nefret ederim, her türlüsünden. O diilde bu diye sohbetin içine edeninden, bir yere senden 15 dakka önce girdi diye seni aşağılayanından, parasıyla gözünü, gönlünü yoranından, nefret kere nefret ederim.
Bir de kibri mesleki deformasyon haline getirenler var. Bu yavrularımız zaman içerisinde yaptıkları işin heyecanına kapılıp, üzerlerine o kostümü giyer, bin beşyüz havalarla dolaşırlar. Avukat olup da her konuşmada adalet ve hakkaniyet dersi veren mi dersin, turizimci olup da seyahat etmek bizim işimiz, sen o vizyonunla ancak ümraniye de gezersin havalarını mı yersin, yoksa tezgahtarların (alınmasınlar "satış elemanı"dır hepsi) "ay senin kıçında donun yok nerden alıcan o louis vuitton çantayı bırak bırak" bakışlarını mı seversin sen seç...

Ben size bugün kibirli "satış elemanı" ile yaşadığım maceramı anlatayım. 29 yıl sonra kardeşlerimin odasındaki çekyatta Mükremin Çıtır gibi yatmaktan kurtulup, kendime şahane bir ev kiraladım. Ama nasıl mutluyum nasıl gururluyum anlatamam. Hiç gitmediysem 10 kere İkea ya, 5 kere Mudo Home'a gittim. Aklımı yitirip her şeyi aldım sanıyordum ki çarşaf, nevresim, yastık almadığımı gördüm. Koşarak şehrin enn pahalı alışveriş merkezine gittim ve evli arkadaşlarımdan duyduğum en pahalı yastık yorgancıya girdim. Ama bütün gün koşturmaktan suratım bir balmumu, ellerim torna tesviye mezunları gibi yumuk yumuk, ağzım dilim kurumuş olarak mağazaya girdim. "Satış elemanı" bana öyle bir baktı ki, mağazada dress code (kıyafet yönetmeliği) var ve beni içeri almıycaklar zannettim. Kadın bana yarım ağızla hoşgeldi..z.. filan gibi bişeyler söyledi, ben de hemen, "Benim acil yastık, yatak örtüsü, çarşaf ve nevresim almam gerekiyor, zira artık bu gece uyumak istiyorum." gibi yersiz şakalar yaparak kadını yumuşatmaya çalıştım.

Benim böyle gerzek bi huyum vardır; ortam ve insanlar gerginse, bir umut şakalarıma tutunurum. Baktım kadın oralı bile diil, bende onun hoşuna gidecek müşteri olmaya çalıştım. Ver kaşarı ver sucuğu diyerek tanesi 410 tl olan iki kaz tüyü yastık, 300 er liradan nevresim takımı ve 120 lira olan yastık kılıflarından aldım. Beni gören akşam gerdeğe girecek sanır, yatağa yorgana öyle hevesliyim. Ve kasaya geldiğimde 2100 tl lik bakiyeyi görünce gerçekten gözlerim doldu, ciğerim yandı. O saatten sonra hayır alamam çok pahalı desem kibirli kadına çok ayıp olacak! (Niyeyse biz çılgın türkler böyleyizdir, başkaları için yaşar, alışveriş yapar, evinin 5 metrekare odasında 6 kişi oturur, iki yabancı gelince 35 metrekarelik misafir odasına geçeriz koltukların örtülerini kaldırıp...) Ben de kredi kartımı bi havalarla verdim ve kadına akşam eve akbille dönmeyecekmişim gibi bi bakış atıp, bu poşetler burda kalsın ben bir de Chakra'dan (yine babamın ten maaşı bir mağaza) havlu bakayım hahaayy dedim. Kibirli tezgahtar beni gözleri ışıldayarak onayladı, onun gözünde artık bir Madonna bir Kyle Minogue'dum, star kumaşım gözlerime, cüzdanıma işlemiş bi şekilde mağazadan görkemli bir yürüyüşle çıktım. Çıkar çıkmaz beynim uğuldamaya gözlerim kararmaya başladı, ulan ben naapmıştım, Kadına hava atıcam diye bir anda yetersiz bakiye olmuştum. Hemen Chakra da yalandan havlu bornoz bakıyo gibi yapıp, fiyatlarını görünce de; "heralde bu bornozlar kurularken masaj da yapıyo" diye mırıldanıp usulca yerine bırakırken, paramı geri almanın peşine düştüm.

Mağazaya tekrar girdiğimde az evvel beni anne şefkatiyle yolcu eden satış elemanını buldum ve "benim acil bu aldıklarımı iade etmem lazım, biraz önce nişanlım aradı, bana sürpriz yapmış ve diğer avm'deki mağazanızdan bana ne lazımsa fazla fazla almış dedim coşkuyla. Kadın gerildi göz bebekleri titredi ve sakin bi sesle "yaaa öyle mi olmuş" dedi ve yalanını yiyimm senin der gibi baktı. Kadının ses tonundan mı, gergin bakışlarından mı, hayat pahalılığından mı, gerçekten yalanımı yemediğinden mi bilmem, kadın sorusunu bitirir bitirmez ben bir ağlamaya başladım ama nasıl böğürüyürom iç çekerek tataklarım akarak ağlıyorum. Kadın şok oldu, müşteriler bakakaldı,  mağazadakiler yanıma su selpak koşturdu. Ben de başladım anlatmaya; "aslında öyle değil, nişanlım aradı doğru, ama ben hevesle aldıklarımı anlatırken bana bağırmaya başladı: "ben ne düşüncesiz, ne şımarık insanmışım, ilerde çoluğun çocuğun rızkını bornoza çarşafa yatırırmışım, zaten yemek yapmayı da bilmezmişim, aldıklarımı iade etmezsem bu evliliği unutmalıymışım...Allah kahretsin bu erkekleri, boşuna demiyorlar, ele karış yele karış diye bu yaştan sonra da birini bulamam diye ağlak ağlak bitirdim cümlemi. Bu samimi halimi gören kibirli kadın bir anda hayatının paylaşımını yaşamış gibi omzuma dokundu ve "sakın üzülmeyin, ben anlamıştım siz -iade edicem bunları dediğiniz anda bunun altında bir erkek olduğunu" dedi. Ve bir anda kendi kocasını, ne sorumsuz olduğunu, kendisinin günde 12 saat çalışmasına rağmen adamın 3 yıldır iş bile aramadığını anlattı. Bana yardımcı olacağını, mağaza çalışanlarının % 50 indirimleri olduğunu, istersem kullanabileceğimi söyledi. Bunu duyar duymaz sümüğümü sildim ve sezon ürünlerinde de indiriminiz geçerliyse, şu nevresim takımını aliym bari %50 indirimle, hem size de katkım olur dedim. Kibirli tezgahtar gülümseyerek, tabi gelin seçelim beğendiklerinizden birini dedi. Gözyaşının kibri yendiği o kutsal günde, rahatlamış bir şekilde nevresim seçerken canım babamın sözü geldi aklıma; "Kazla tavuk tartılmış tavuğun götü yırtılmış." Benim gibi insan üstü meziyetleriniz yoksa sizden rica ediyorum o pahalı mağazaların önünden bile geçmeyin sevgili okuyucularım. Hepinize esenlikler dilerim.

4 yorum:

  1. Seninle alışverişe çıkmak lazım Ayşe :D eline sağlık çok beğendim :)(ben Av. Şebnem bu arada)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler Şebnemcim. Alışverişe çıkalım tabi ya:))

    YanıtlaSil
  3. Her şey iyi güzel... Her yazdığına bayılıyorum da... Senede iki üç taş çatlasın dört yazı çıkarmak biraz ayıp olmuyor mu? Ben bir günde bütün blog yazılarını okudum .. Bana yazık değil mi? Hem alıştırın, hem e böyle aç susuz , yazısız bırakın....:/

    YanıtlaSil